Türklerin Kahvaltı Kültürü

Yeni eğilim: Yöresel lezzetler

Geleneksel, doğal ve yerel tatların tekrar keşfedilmesi ve bunlara itibar edilmesinin, Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de görülmeye başlanan bir eğilim olduğuna; özellikle seçkin sofralarda yöresel kahvaltılık ürünlerin çeşitlendiğine dikkat çeken Samancı, sözlerini şöyle sürdürüyor: Ayrıca, düşük kalorili ve besin değeri yüksek; mısır gevreği, yulaf ezmesi ve kuru meyveli kuru tahıllar, estetik kaygıların artmasıyla, özellikle şehirlerde tercih edilen yeni kahvaltılık ürünler arasında önemli bir yer tutuyor.

Diğer yandan, her zaman farklı tat ve yemek pişirme tekniklerini harmanlayarak yeni bir yorumda içselleştiren Türk mutfağı, kahvaltılık gıda ürünlerinde yeni lezzetler de yarattı. Son birkaç yılda büyük şehirlerde hızla yaygınlaşan Simit Sarayları ya da Simit Evleri’nde, çay eşliğinde yenilen zeytinli, sucuklu, kaşar peynirli simitler, öğrenci ve çalışanlara ekonomik bir kahvaltı seçeneği sunan güzel örnekler…Samancı, Türk kahvaltı geleneğinin, değişen ekonomik ve kültürel şartlardan fazla etkilenmeden yaşamaya devam etmesi için, daha yakından tanınması ve bu geleneğe daha fazla önem verilmesi gerektiğini dile getirerek, sözlerini tamamlıyor.

Kahve altı

Kahvaltı, günün ilk kahvesini içmeden önce yenilen ilk öğün olma özelliğini taşıyor. Kahvaltının, tütün ve kahve tüketiminin yaygınlaştığı 16. Yüzyıldan sonra; tütün altı, çubuk altı,kahve altı, sarfalık (safralık) gibi deyimlerle de ifade edilmeye başladığı söyleniyor. 20. Yüzyıl başlarında kaleme alınan Kamus-ı Türki sözlüğüne göre; kahvaltı şöyle tanımlanıyor:  (1) Esasen aç karna kahve içmemek için, kahveden evvel yenen muhtasar (kısa, az) yemek. (2) Yemek vaktinin gayrinde ve sofra haricinde tepsi ile çıkarılıp yenen şey, muhtasar ve mahazar (hazır bulunan) yemek.

Kaynak: Dünya Gıda Dergisi

 

Hızlı Ara

Hangi tür mekanlar ilginizi çekiyor? Gitmek istediğin mekanlara kısa yoldan eriş, dene ve yorumlarını yaz.